Alkol kullanım bozukluğu (AKB), psikiyatrik rahatsızlığı olanlar arasında çok yaygındır. Benzer şekilde AKB olanlarda da psikiyatrik rahatsızlıklar çok yaygın olarak görülmektedir. AKB ile psikiyatrik bozukluklar arasında çift yönlü bir ilişki olduğu bilinmektedir. AKB olan kişiler ile yapılan görüşmelerde tanı koymak için görüşmenin, detoksifikasyonun (arınma) hangi aşamasında yapıldığı önemlidir. Çoğu AKB olan hasta, intoksikasyon ve kesilme döneminde bu duruma bağlı olarak, duygudurum veya anksiyete bozukluğu belirtileri göstermekte ve bu belirtiler alkolün bırakılmasından sonraki ilk bir hafta ile bir ay arasında büyük olasılıkla düzelmektedir. Böyle bir durumda alkole bağlı gelişen ruhsal belirtiler için uzun dönem psikiyatrik tedaviye gerek olmayacağı da bilinmektedir. DSM 5’e göre de alkol kullanımına bağlı herhangi psikiyatrik bozukluk tanısı koymamak için; psikiyatrik belirtilerin alkol yoksunluğu ve intoksikasyon belirtilerinin bitmesinden önemli bir süre yaklaşık 1 ay sonra bile kalıcı olması gerektiği vurgulanmıştır. Ayrıca, DSM 5 alkol kullanımının olmadığı dönemlerde psikiyatrik belirtilerin olduğu yineleyici dönemlere vurgu yapmaktadır. Dolayısı ile AKB’dan bağımsız bir psikiyatrik hastalık tanısı konulabilmesi için gereken sağlıklı süre 3-4 hafta olarak değerlendirilebilir. AKB dışındaki psikiyatrik hastalıklar ile başvuran hastalar da mutlaka AKB açısından değerlendirilmelidir.
Ne yazık ki ne AKB dışı psikiyatrik rahatsızlığı olanlarda ne de AKB’na eş zamanlı psikiyatrik rahatsızlığı olanlarda bu komorbid durumların tedavisi ile ilgili yeterli tedavi kılavuzları ve algoritmaları bulunmamaktadır. Komorbid tanılı hastaların ilaç tedavisi ile ilgili çok az şey yazılmasının en önemli nedenlerinden biri, genellikle AKB’nun psikofarmakolojik çalışmaların dışlama ölçütlerinde yer almasıdır. Bugüne kadar yapılan çalışmaların çoğu ne yazık ki RKÇ değil ya da yetersiz süre ve vaka sayısı ile yapılmış çalışmalardır. Yine de, akamprosat ve naltrekson AKB tedavisi için onaylanmış iyi kanıtlara sahip ve eşit etkinlikte kabul edilir, dolayısı ile AKB ve eşlik eden psikiyatrik tanılardaki kombine tedaviler içinde akılda tutulmalıdır. Aşerme ve anksiyete belirtileri olan hastalar için akamprosat, erken başlangıçlı AKB ve ailede AKB olanlar için ise naltrekson daha iyi bir seçenek olabilir. Naltrekson ve akamprosat, diğer psikiyatrik ilaçlar ile bilinen ilaç etkileşimi olmadığı için kombinasyon halinde de kullanılabilir.
Bir hastada kronik psikiyatrik belirtiler (örneğin, depresyon, duygudurumda değişkenlik, psikoz, anksiyete) devam ediyorsa (3-4 haftadan uzun), AKB’na eşzamanlı diğer psikiyatrik hastalıkların komorbiditesi düşünülmeli ve farmakolojik AKB tedavisine eş zamanlı olarak komorbid psikiyatrik rahatsızlığın tedavisi yürütülmelidir. Motivasyonu yüksek hastalara, bilgilendirilerek ve gözetim altında verildiği takdirde disülfiramın hala tedavide bir rolü olduğu söylenebilir ancak genel olarak 2. ya da 3. Sıra tercih olarak düşünülmelidir. SSRI ve diğer antidepresanların AKB üzerine etkisi olduğunu söylemek oldukça zor, ancak AKB’da bir sık görülen komorbid durumlar olan depresyon ve anksiyete bozuklukları üzerinde olumlu etkileri olduğu söylenebilir. Topiramat ile ilgili olumlu veriler giderek artmasına rağmen AKB’da diğer onaylı ilaçlara göre kanıt değer daha zayıf olduğu için 2. ya da 3. sıra tedavi seçeneği olarak düşünülmelidir. Diğer bir seçenek ise, yakın zamanda ülkemizde de onay alan nalmefen, özellikle ağır içicilerde riskli durumlarda alkol kullanım miktarını azaltmak, alkole bağlı mortalite ve morbitide oranlarını azaltmak için risk azaltıcı bir tedavi seçeneği olarak her zaman akılda tutulmalıdır.
Özetle AKB’na komorbid durumlarda tedavi özellikle bağımlılık psikiyatrisi alanında yetkin bir psikiyatrist tarafından ya da eş güdümlü olarak yürütülmesi uygun olacaktır. Bu yazının amacı konuya dikkat çekmektir. Herhangi bir ilaç tedavisi ya da tedavi önerisi olarak algılanmamalıdır. AKB ve eşlik eden psikiyatrik hastalıkların tedavisi için mutlaka bir psikiyatri uzmanına, mümkünse de bağımlılık psikiyatrisi ile ilgilenen bir uzmana başvurmak en doğru yol olacaktır.